2 Kasım 2013 Cumartesi

MISIR’IN EKONOMİK YÖNÜ

Mısır, kendini Arap dünyasının lideri olarak gören bir ülkedir. Gerçi Arap dünyasında dolaylı emperyalizm döneminin ortaya çıkardığı dağınıklık yüzünden son dönemde Arap dünyasında: "Araplar, aralarında ittifak etmemek üzere ittifak etmişlerdir (Ittefeka'l-Arabu 'ala ella yettefiku)" vecizesi yaygın olduğundan herhangi bir ülkenin liderlik iddiası fazla bir önem taşımıyor. Bununla birlikte 1978'deki Camp David Anlaşması sebebiyle Arap Birliği teşkilatından atılan Mısır bugün bu teşkilatın genel merkezini Kahire'ye naklettirmeyi başarmış durumdadır. Ayrıca Mısır bazı yönleriyle Türkiye'ye çok benzemektedir. Son yıllarda Türkiye'yle Mısır arasında sıkı bir münasebetin olduğunu da biliyoruz. Bu ülke aynı zamanda çağdaş İslami uyanış hareketinin de beşiği niteliği taşımaktadır.[1] Mısır, kişi başına milli gelir bakımından Afrika’nın en zengin ülkesidir. Fakat dünya ülkeleri arasında ortalarda yer almaktadır. 1980 yılından evvel Mısır, iktisaden dünyanın en kötü on ülkesi arasındaydı. Camp David Anlaşmasından sonra Enver Sedat’ın yeni ekonomik tedbirleri ile %10 kalkınma hızı sayesinde en hızlı kalkınan ülkeler arasında yer aldı. [2]  Mısır ekonomisi tarım, sanayi, turizm ve hizmet sektörlerinin temel konfigürasyonunda benzer oranlarda yapan Ortadoğu ekonomilerinden biridir. Mısır’da iş gücünün ortalama sayısı, 2010 tahminlerine göre, yaklaşık 26 milyondur. Ve bu sayının sektörlere dağılımı; %51 hizmet sektörü, %32 tarım sektörü ve %17 sanayi sektörü şeklindedir.[3] Mısır ekonomisi tarım temellidir. Süveyş Kanalı gelirleri, turizm, vergilendirme, kültürel ve medya üretimi, petrol ihracatları ve yurt dışında bulunan 3 milyondan fazla Mısırlının işçi dövizleri ekonominin birer parçasıdır. Bunlarda genellikle Körfez ülkeleri, Amerika, Avrupa ve Avustralya’dadır.
Mısır ekonomisinin modern tarihine kısa bir bakış yapmadan Mısır ekonomisinin yapısını kavramamız zorlaşacaktır. 1952 yılından bu yana Mısır ekonomisinde birkaç aşama vardır ve biz bunları şu şekilde özetleyebiliriz;
1)      1952-1966: İthalat ikamesi ve kamulaştırma -sanayileşmenin 1957 yılında başladığı ilk program-  demir, çelik ve kimya endüstrileri gibi ağır sektörlerde kamu sektörü tarafından yürütüldü. Kamulaştırma özel sektörün göreli önemini azalttı.
2)      1967-1973: Savaşa girilince nihai olarak ekonominin performansı ve ithalat ikamesi içerisindeki kamu sektörünün rolü kötü şekilde etkilendi.
3)      1974-1981: Ticarette serbestleşme ve bir seri özendirme tedbirleri boyunca Arap ve yabancı yatırımları teşvik etmek ve hareketlendirmek için ekonomik açıklık başlatıldı. Ekonomi genişledi, fakat bu sürdürülemez oldu ve dolayısıyla büyüme de yavaşladı. 
4)      1982-1990: 1982 Şubat ayında bir ekonomik konferans gerçekleştirildi ve gelişimin ilerlemesi kararlaştırıldı. Konferans boyunca, yetkililer ve uzmanlar 1982 yılında başlayan 5 yıllık kalkınma planları aracılığıyla sürekli kalkınma stratejisi ve tanzim etmenin üzerinde anlaştı.
5)      1991-2007: Ekonomik reform; uluslararası kuruluşların, krediler ve bağışların gereksinimlerini karşılamak için başlatıldı. Reform, bütün ekonomik faaliyetlerin içerisinde özel sektör için büyük teşvikleri de içeriyor.
6)      2008-2011: Küresel mali krizin yayılması ve tırmanan gıda fiyatları -özellikle tahıl fiyatlarının artması- reform ve tarım politikaları üzerinde ‘yeni bir anlaşma’ kararlaştırmak ve daha fazla acil yardım toplamak için hükümet üzerindeki çağrılara yol açtı. Mısır, ulusal ekonomi üzerinde küresel mali krizin uzun vadede arz ve talepteki yan etkileri ile karşı karşıya kaldı. Yıllık büyüme oranlarında Mısır’ın gelirleri zenginlere yarar sağladı ve fakirliği azaltma çabasında başarısız olundu. 2011’de fakirlik oranı %50’lere yükseldi, bu da sosyoekonomik ve siyasal istikrarsızlığa yol açtı. Sonuç olarak 25 Ocak 2011’de popüler Mısır devrimi gerçekleşti.
7)      2012: Mısır’ın dış şoklar için ekonomisini güçlendirmeye, verimliliği ve rekabeti artırmaya, piyasa başarısızlıklarına hitap etmek için bir insan-hak temelli yaklaşımdan sosyal koruma yoluyla insan sermayesi içerisinde yatırım yapmaya ve yönetim içerisinde iyi bir güven inşa etmeye ihtiyacı vardı. Yeni seçilen başkan ve yeni hükümet için en büyük soru, ‘Bürokrasinin, vatandaşların ve partilerin düzeyinde nasıl bir hitabı olacak?’  ve 'Aktif bir devlet için siyasal ve ekonomik geçiş boyunca sosyal sorumluluğu desteklemeleri için farklı fikirlere ve farklı geçmişlere sahip olan insanları nasıl ikna edecek?’  idi.[4]
Mısır’da Hüsnü Mübarek’in devrilmesinden sonra da halkın protestolara devam etmesinin arkasında ki en büyük etken ekonomidir. Mısır halkı ekonomiden kaynaklanan hoşnutsuzluklarını sokaklara dökülmek yoluyla ifade etmeye çalışmışlardır. Verilere baktığımız zaman gözler önündeki resmin arka planını görmek hiçte zor değil! 2010 yılının 4. çeyreğinde 2,1 milyon olan işsiz sayısı yükselerek 2012’nin 3. çeyreğinde yüzde 4,8 artış ile 3,5 milyona ulaşmıştır.[5] 2000-2010 yılları arasındaki GSYİH’nın büyüme oranlarının yüzde 5’ten yüzde 0,5’e gerilediği kayıtlarda yeri almış durumdadır.[6] Devrim sonrasında Mısır ekonomisinin önemli köşe taşlarından olan ‘’turizm’’ sektöründe önemli boyutlarda gerilemeler olmuş ve turizm gelirleri yüzde 80 oranında düşmüştür.[7] Çünkü Mısır’ı ziyaret etmek isteyen yabancı turistler can güvenliklerinin bulunmaması ve buna benzer diğer değişik sebeplerden dolayı Mısır’a seyahat yapmaktan vazgeçmişlerdir. Mısır’ın dünya ekonomisine entegre olma süreci Mısır’ın dışarıya bağımlılığını artırarak bugünkü ekonomik krizin temellerini atacaktır. Öyle ki, 70’lerin ortalarından itibaren Mısır’ın yatırım, ithalat ve GSYİH’da dış yardımın oranı ve Mısır’ın dış borcu artmaya başlamıştır.
Ocak 2012 Parlamento ve Temmuz 2012 Başkanlık seçimlerinden başarıyla çıkan Müslüman Kardeşler, çökük bir ekonomi devralmışlar ve bu sorunu çözemedikleri sürece başarı kaydedememişlerdir. Yoksul halk doğrudan ekonomik sorunlar sebebiyle, ülke nüfusunun yüzde 25’ini [8] oluşturan 18-29 yaş arası gençler işsizlik sebebiyle, liberal, laik halk ve ülke nüfusunun yüzde 9’unu [9] oluşturan Kıptiler özellikle 15 Aralık 2012’de referanduma sunulan ve kabul edilen anayasa taslağının Şeriat hükümlerine yer vermesi nedeniyle ülke de Şeriat düzeni kurulması endişesini taşıyarak Müslüman Kardeşler ve devlet başkanı Muhammed Mursi’ye karşı olan blokta yer almışlar, Mübarek’ten sonra Tahrir Meydanı’nı boşaltmamaya karar vermişlerdir!
Demokratik seçim sonucunda iktidara gelen Mursi'nin, çok da parlak olmayan ekonomik göstergelere sahip Mısır'da ithalat ve ihracatı artırması, istihdam yaratarak işsizliğe çözüm bulması, enflasyonla mücadele etmesi ve yüksek kamu borcuna çözüm üretmesi gerekiyordu. Fakat Mursi beklenen bu gelişmeleri yerine getiremedi ve yıkılmasındaki on hata içerisinde ekonomik hata önemli bir rol oynadı; ekonomik faktörler: ücretlerin artırılması yaşam koşullarının iyileştirilmesi konusunda başarısız oldu. Mısır da Mursi döneminde 558 gösteri, 514 grev ve 500 oturma eylemi oldu.[10]
Sonuç
Mısır’da süregelen olayların temel taşı olarak ekonomik sıkıntıları görmek asıl resmi görmektir. Çünkü geçmiş zamanlardan bu yana bütün olaylar gerek işsizlikle mücadele eden genç nüfus, gerek yoksulluk ve yolsuzlukla uğraşan bütün halkın ortak kanaati olarak patlak verdi. Hepsinin istediği aslında olması gereken fakat bir türlü düzgün bir raya oturtulamayan Mısır’ın ekonomik lokomotifidir. Mısır halkı ekonominin gelişip kalkınmadığı bir ortamda demokrasiden bahsedilemeyeceği ve düzgün bir istikrara sahip olunmayacağını öngörmektedir. Bilinen odur ki toplumsal istikrarsızlık politik istikrarsızlığa; politik istikrarsızlıkta ekonomik istikrarsızlığa neden olmaktadır. Fakat en temelde toplumsal istikrarı sağlayabilmek için ekonomik refahı düzeltmek gerekmektedir. Mısır’da Mübarek döneminde zor anlar yaşayan Mısır ekonomisinde dahi ekonomi zengin halk için çalışıyordu ve zengin fakir arasında ki ayrım git gide artmaktaydı. Bunun farkında olan halk ise bu durumun düzeltilmesi gerektiğini defalarca ifade etti fakat somut bir adım atılamadı sonuç olarak ta bilindiği üzere Mısır Devrimi gerçekleştirilerek Mübarek rejimi halk tarafından yıkıldı.
Mübarek rejiminden sonra iktidara gelen Mursi ve heyetini ciddi zorluklar bekliyordu. Bunların en başında görünen ise ekonomik sorunlardı. Mursi bu sorunları çözemediği sürece halkın baskısı giderek arttı ve beklenen bir ekonomik gelişme söz konusu olamayınca Mübarek’i deviren halk bu seferde seçimle iktidara gelen Mısır’ın ilk cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi’yi devirdi. Şu an ki Mısır’ın ekonomik durumu gittikçe zor anlar yaşamaya doğru ilerliyor. Fakat bunun karşısında geliştirilen herhangi bir politika söz konusu olmamakla beraber büyük bir boşluk bulunmaktadır. Halkın istediği ekonominin düzeltilmesi, ücretlerin artırılması, işsizlik oranını aşağı çekebilmek için yeni istihdam alanlarının oluşturulmasıdır. Mısır’ın başına her kim geçerse geçsin bu olgular sağlanmadığı sürece iktidarını sürdüremeyeceğini halk tekrar gözler önüne sermiştir. Mısır’a yeni dönemde gerekli olan çözüm ‘ekonomik’ çözümdür! Ekonomi her ülke ve toplum i.in hayati damarlardan birdir ve ekonomide meydana gelen sorunlar aklı selim bir yolla halledilmelidir.
YUSUF ATAY
Yalova Üniversitesi
Uluslararası İlişkiler (İngilizce)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder