Mısır, kendini Arap dünyasının lideri olarak gören bir ülkedir. Gerçi
Arap dünyasında dolaylı emperyalizm döneminin ortaya çıkardığı dağınıklık
yüzünden son dönemde Arap dünyasında: "Araplar, aralarında ittifak etmemek
üzere ittifak etmişlerdir (Ittefeka'l-Arabu 'ala ella yettefiku)" vecizesi
yaygın olduğundan herhangi bir ülkenin liderlik iddiası fazla bir önem
taşımıyor. Bununla birlikte 1978'deki Camp David Anlaşması sebebiyle Arap
Birliği teşkilatından atılan Mısır bugün bu teşkilatın genel merkezini
Kahire'ye naklettirmeyi başarmış durumdadır. Ayrıca Mısır bazı yönleriyle
Türkiye'ye çok benzemektedir. Son yıllarda Türkiye'yle Mısır arasında sıkı bir
münasebetin olduğunu da biliyoruz. Bu ülke aynı zamanda çağdaş İslami uyanış
hareketinin de beşiği niteliği taşımaktadır.[1]
Mısır, kişi başına milli gelir bakımından Afrika’nın en zengin
ülkesidir. Fakat dünya ülkeleri arasında ortalarda yer almaktadır. 1980
yılından evvel Mısır, iktisaden dünyanın en kötü on ülkesi arasındaydı. Camp David
Anlaşmasından sonra Enver Sedat’ın yeni ekonomik tedbirleri ile %10 kalkınma
hızı sayesinde en hızlı kalkınan ülkeler arasında yer aldı. [2] Mısır ekonomisi tarım, sanayi, turizm ve
hizmet sektörlerinin temel konfigürasyonunda benzer oranlarda yapan Ortadoğu
ekonomilerinden biridir. Mısır’da iş gücünün ortalama sayısı, 2010 tahminlerine
göre, yaklaşık 26 milyondur. Ve bu sayının sektörlere dağılımı; %51 hizmet
sektörü, %32 tarım sektörü ve %17 sanayi sektörü şeklindedir.[3]
Mısır ekonomisi tarım temellidir. Süveyş Kanalı gelirleri, turizm,
vergilendirme, kültürel ve medya üretimi, petrol ihracatları ve yurt dışında
bulunan 3 milyondan fazla Mısırlının işçi dövizleri ekonominin birer parçasıdır.
Bunlarda genellikle Körfez ülkeleri, Amerika, Avrupa ve Avustralya’dadır.
Mısır ekonomisinin modern tarihine kısa bir bakış
yapmadan Mısır ekonomisinin yapısını kavramamız zorlaşacaktır. 1952 yılından bu
yana Mısır ekonomisinde birkaç aşama vardır ve biz bunları şu şekilde
özetleyebiliriz;
1)
1952-1966: İthalat
ikamesi ve kamulaştırma -sanayileşmenin 1957 yılında başladığı ilk
program- demir, çelik ve kimya
endüstrileri gibi ağır sektörlerde kamu sektörü tarafından yürütüldü.
Kamulaştırma özel sektörün göreli önemini azalttı.
2)
1967-1973: Savaşa
girilince nihai olarak ekonominin performansı ve ithalat ikamesi içerisindeki
kamu sektörünün rolü kötü şekilde etkilendi.
3)
1974-1981: Ticarette
serbestleşme ve bir seri özendirme tedbirleri boyunca Arap ve yabancı
yatırımları teşvik etmek ve hareketlendirmek için ekonomik açıklık başlatıldı.
Ekonomi genişledi, fakat bu sürdürülemez oldu ve dolayısıyla büyüme de
yavaşladı.
4)
1982-1990:
1982 Şubat ayında bir ekonomik konferans gerçekleştirildi ve gelişimin
ilerlemesi kararlaştırıldı. Konferans boyunca, yetkililer ve uzmanlar 1982 yılında
başlayan 5 yıllık kalkınma planları aracılığıyla sürekli kalkınma stratejisi ve
tanzim etmenin üzerinde anlaştı.
5)
1991-2007: Ekonomik
reform; uluslararası kuruluşların, krediler ve bağışların gereksinimlerini
karşılamak için başlatıldı. Reform, bütün ekonomik faaliyetlerin içerisinde
özel sektör için büyük teşvikleri de içeriyor.
6)
2008-2011:
Küresel mali krizin yayılması ve tırmanan gıda fiyatları -özellikle tahıl
fiyatlarının artması- reform ve tarım politikaları üzerinde ‘yeni bir anlaşma’
kararlaştırmak ve daha fazla acil yardım toplamak için hükümet üzerindeki
çağrılara yol açtı. Mısır, ulusal ekonomi üzerinde küresel mali krizin uzun
vadede arz ve talepteki yan etkileri ile karşı karşıya kaldı. Yıllık büyüme
oranlarında Mısır’ın gelirleri zenginlere yarar sağladı ve fakirliği azaltma
çabasında başarısız olundu. 2011’de fakirlik oranı %50’lere yükseldi, bu da
sosyoekonomik ve siyasal istikrarsızlığa yol açtı. Sonuç olarak 25 Ocak 2011’de
popüler Mısır devrimi gerçekleşti.
7)
2012:
Mısır’ın dış şoklar için ekonomisini güçlendirmeye, verimliliği ve rekabeti
artırmaya, piyasa başarısızlıklarına hitap etmek için bir insan-hak temelli yaklaşımdan
sosyal koruma yoluyla insan sermayesi içerisinde yatırım yapmaya ve yönetim
içerisinde iyi bir güven inşa etmeye ihtiyacı vardı. Yeni seçilen başkan
ve yeni hükümet için en büyük soru, ‘Bürokrasinin, vatandaşların ve partilerin
düzeyinde nasıl bir hitabı olacak?’ ve
'Aktif bir devlet için siyasal ve ekonomik geçiş boyunca sosyal sorumluluğu
desteklemeleri için farklı fikirlere ve farklı geçmişlere sahip olan insanları
nasıl ikna edecek?’ idi.[4]
Mısır’da
Hüsnü Mübarek’in devrilmesinden sonra da halkın protestolara devam etmesinin
arkasında ki en büyük etken ekonomidir. Mısır halkı ekonomiden kaynaklanan
hoşnutsuzluklarını sokaklara dökülmek yoluyla ifade etmeye çalışmışlardır.
Verilere baktığımız zaman gözler önündeki resmin arka planını görmek hiçte zor
değil! 2010 yılının 4. çeyreğinde 2,1 milyon olan işsiz sayısı yükselerek
2012’nin 3. çeyreğinde yüzde 4,8 artış ile 3,5 milyona ulaşmıştır.[5]
2000-2010 yılları arasındaki GSYİH’nın büyüme oranlarının yüzde 5’ten yüzde
0,5’e gerilediği kayıtlarda yeri almış durumdadır.[6] Devrim
sonrasında Mısır ekonomisinin önemli köşe taşlarından olan ‘’turizm’’
sektöründe önemli boyutlarda gerilemeler olmuş ve turizm gelirleri yüzde 80
oranında düşmüştür.[7]
Çünkü Mısır’ı ziyaret etmek isteyen yabancı turistler can güvenliklerinin
bulunmaması ve buna benzer diğer değişik sebeplerden dolayı Mısır’a seyahat
yapmaktan vazgeçmişlerdir. Mısır’ın dünya ekonomisine entegre olma süreci
Mısır’ın dışarıya bağımlılığını artırarak bugünkü ekonomik krizin temellerini
atacaktır. Öyle ki, 70’lerin ortalarından itibaren Mısır’ın yatırım, ithalat ve
GSYİH’da dış yardımın oranı ve Mısır’ın dış borcu artmaya başlamıştır.
Ocak
2012 Parlamento ve Temmuz 2012 Başkanlık seçimlerinden başarıyla çıkan Müslüman
Kardeşler, çökük bir ekonomi devralmışlar ve bu sorunu çözemedikleri sürece
başarı kaydedememişlerdir. Yoksul halk doğrudan ekonomik sorunlar sebebiyle,
ülke nüfusunun yüzde 25’ini [8]
oluşturan 18-29 yaş arası gençler işsizlik sebebiyle, liberal, laik halk ve
ülke nüfusunun yüzde 9’unu [9]
oluşturan Kıptiler özellikle 15 Aralık 2012’de referanduma sunulan ve kabul
edilen anayasa taslağının Şeriat hükümlerine yer vermesi nedeniyle ülke de
Şeriat düzeni kurulması endişesini taşıyarak Müslüman Kardeşler ve devlet
başkanı Muhammed Mursi’ye karşı olan blokta yer almışlar, Mübarek’ten sonra
Tahrir Meydanı’nı boşaltmamaya karar vermişlerdir!
Demokratik
seçim sonucunda iktidara gelen Mursi'nin, çok da parlak olmayan ekonomik
göstergelere sahip Mısır'da ithalat ve ihracatı artırması, istihdam yaratarak
işsizliğe çözüm bulması, enflasyonla mücadele etmesi ve yüksek kamu borcuna
çözüm üretmesi gerekiyordu. Fakat Mursi beklenen bu gelişmeleri yerine getiremedi
ve yıkılmasındaki on hata içerisinde ekonomik hata önemli bir rol oynadı; ekonomik faktörler: ücretlerin artırılması yaşam
koşullarının iyileştirilmesi konusunda başarısız oldu. Mısır da Mursi döneminde
558 gösteri, 514 grev ve 500 oturma eylemi oldu.[10]
Sonuç
Mısır’da süregelen olayların temel taşı olarak ekonomik sıkıntıları görmek asıl resmi görmektir. Çünkü geçmiş zamanlardan bu yana bütün olaylar gerek işsizlikle mücadele eden genç nüfus, gerek yoksulluk ve yolsuzlukla uğraşan bütün halkın ortak kanaati olarak patlak verdi. Hepsinin istediği aslında olması gereken fakat bir türlü düzgün bir raya oturtulamayan Mısır’ın ekonomik lokomotifidir. Mısır halkı ekonominin gelişip kalkınmadığı bir ortamda demokrasiden bahsedilemeyeceği ve düzgün bir istikrara sahip olunmayacağını öngörmektedir. Bilinen odur ki toplumsal istikrarsızlık politik istikrarsızlığa; politik istikrarsızlıkta ekonomik istikrarsızlığa neden olmaktadır. Fakat en temelde toplumsal istikrarı sağlayabilmek için ekonomik refahı düzeltmek gerekmektedir. Mısır’da Mübarek döneminde zor anlar yaşayan Mısır ekonomisinde dahi ekonomi zengin halk için çalışıyordu ve zengin fakir arasında ki ayrım git gide artmaktaydı. Bunun farkında olan halk ise bu durumun düzeltilmesi gerektiğini defalarca ifade etti fakat somut bir adım atılamadı sonuç olarak ta bilindiği üzere Mısır Devrimi gerçekleştirilerek Mübarek rejimi halk tarafından yıkıldı.
Mübarek rejiminden
sonra iktidara gelen Mursi ve heyetini ciddi zorluklar bekliyordu. Bunların en
başında görünen ise ekonomik sorunlardı. Mursi bu sorunları çözemediği sürece
halkın baskısı giderek arttı ve beklenen bir ekonomik gelişme söz konusu
olamayınca Mübarek’i deviren halk bu seferde seçimle iktidara gelen Mısır’ın
ilk cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi’yi devirdi. Şu an ki Mısır’ın ekonomik
durumu gittikçe zor anlar yaşamaya doğru ilerliyor. Fakat bunun karşısında
geliştirilen herhangi bir politika söz konusu olmamakla beraber büyük bir
boşluk bulunmaktadır. Halkın istediği ekonominin düzeltilmesi, ücretlerin
artırılması, işsizlik oranını aşağı çekebilmek için yeni istihdam alanlarının
oluşturulmasıdır. Mısır’ın başına her kim geçerse geçsin bu olgular
sağlanmadığı sürece iktidarını sürdüremeyeceğini halk tekrar gözler önüne
sermiştir. Mısır’a yeni dönemde gerekli olan çözüm ‘ekonomik’ çözümdür! Ekonomi
her ülke ve toplum i.in hayati damarlardan birdir ve ekonomide meydana gelen
sorunlar aklı selim bir yolla halledilmelidir.
YUSUF ATAY
Yalova Üniversitesi
Uluslararası İlişkiler (İngilizce)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder